Eğitim Fakültesi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

https://hdl.handle.net/11486/7701

Listeleniyor 1 - 20 / 171

Güzel sanatlar ve spor liselerinde eğitim ve kurumsal yapılanmaya ilişkin sorunlar
(3. Ulusal Güzel Sanatlar Eğitimi Sempozyumu, 2012) Şen, Çağrı; Demirbatır, Erol
Kuruluş amacı, güzel sanatlar alanına ilgili ve yetenekli öğrencilerin, bu yetenekleri doğrultusunda eğitim-öğretim görmeleri, özel yetenek gerektiren yüksek öğretim programlarına hazırlanmaları, alanlarında araştırmacılığa yönelmeleri, yetenekleri doğrultusunda yorum ve uygulamalar yapabilen, yaratıcı ve üretken kişiler olarak yetişmeleri, bunun yanı sıra milli ve milletlerarası sanat eserlerini tanımalarını ve yorumlamalarını sağlamak olan Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri, ilk olarak Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi adıyla 1989 yılında İstanbul’da kurulmuş, bu okulların sayısı günümüzde 57’ye ulaşmıştır. Güzel sanatlar eğitimi alanında üniversiteler için gerekli alt yapıya ve donanıma sahip öğrencilerin yetiştirilmesinde çok önemli bir işlevi yerine getiren bu kurumların nicelik olarak oldukça çoğalmalarına karşın, önemli nitelik ve uygulama sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlar, öncelikle program ve uygulama olanakları, öğrenci seçimi ve yetenek sınavlarının yapılanması, idari yapılanma, eğitim-öğretim ortamlarının durumu ve görev alan öğretmenlerin nitelikleriyle doğrudan ilgilidir. Bu okulların müzik bölümlerine öğrenci seçiminde, önceki sisteme göre belli ölçütlerin kaldırılması ve sınavın yalnızca müziksel işitme becerilerini kapsaması, aday öğrencilerin tek yönlü değerlendirilebilmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca sınav komisyonlarının yapılandırılma biçimi bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 20.07.2010 tarih ve 76 sayılı kararıyla, bireysel derslerin uygulama biçimi, öğrencilere ve öğretmenlere çeşitli yönleriyle olumsuz olarak yansımakta; haftalık ders saatlerinde yapılan değişiklikler, önceki uygulamalara göre daha yetersiz görülmektedir. Öğretmen seçme sınavlarının yapılması ve öğretmenlerin ataması ile ilgili yapılan değişiklikler de bu okullarda sanat eğitiminin geleceği konusunda çeşitli kaygılara neden olmaktadır. Bildiride, Güzel Sanatlar ve Spor Liselerinde eğitim, kurumsal ve idari yapılanmaya ilişkin sorunlar ele alınarak betimsel yöntem ışığında değerlendirilecek ve belirlenen sorunların çözümüne yönelik öneriler oluşturulacaktır.
Müzik öğretmenliği anabilim dallarında orkestra/oda müziği dersi kapsamında gerçekleştirilen konserlerin içerik analizi
(UBEST-2019, 2019) Şen, Çağrı; Şen, Ebru; Aydın, Bahar; Kurtaslan, Zafer
Müzik eğitimi veren kurumların mesleki alan dersi olan Orkestra/Oda Müziği dersi, gerçekleştirilen müzik eğitimin temel dersleri arasında yer almaktadır. Orkestra/Oda Müziği dersi, müzik eğitiminin tüm bileşenlerini içerdiği gibi birlikte müzik yapmanın kazandıracağı değerler bakımından da önemli görülmektedir. Türkiye’de mesleki müzik eğitiminin gerçekleştirildiği farklı kurumlarda düzey ve amaç olarak farklı içeriklerle uygulansa da Orkestra/Oda Müziği dersindeki temel hedef, ulusal ve uluslararası çoksesli müzik repertuarına ait eserlerin birlikte seslendirme kuralları ve disiplini çerçevesinde icra edilmesi ve birlikte seslendirme yoluyla müzikal duyuşun geliştirilmesidir. Bu amaç doğrultusunda, dersi yürüten eğitimciler tarafından çeşitli değişkenler göz önünde bulundurularak eser seçimleri yapılmaktadır. Bu doğrultuda hazırlanan programlar, verilen eğitimin bir ürünü olarak çeşitli müzik etkinleri kapsamında sergilenmektedir. Bu çalışmada, müzik öğretmenliği programlarında yer alan Orkestra/Oda Müziği dersi kapsamında son beş yıl içerisindeki konser programları incelenerek eser seçimlerine yönelik eğilimler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda programlarda yer almış eserler; türleri, süreleri, seviyeleri, ait oldukları dönemler vb. özellikleri bakımından incelenmiş ve seçilen repertuvarlar, müzik öğretmenliği programlarının amaçlarına uygunluğu bakımından yorumlanmıştır. Ayrıca, sözü edilen kurumların gerçekleştirdikleri konserler yoluyla bulundukları şehrin/çevrenin müzik kültürüne sundukları/sunabilecekleri katkılar açısından bir değerlendirme yapılmıştır. Bu çalışma, durum tespitine yönelik betimsel bir nitel bir araştırmadır.
Bilim ve sanat merkezleri müzik alanı öğrencilerin müzik kavramına yönelik algılarının belirlenmesi: Bir metafor analizi çalışması
(AMADER (Afyon Kocatepe Üniversitesi Akademik Müzik Araştırmaları Dergisi), 2019) Akça, Oral Mustafa; Şen, Çağrı; Kurtaslan, Zafer
Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM)özel yetenekleri geliştirme programı (ÖYG) müzik alanı,üstün yetenekli olarak kabul edilen ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki özel yetenekli öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve devinişsel özelliklerini müzikal anlamda geliştiren ve onlara sanat eğitimi sağlayan bir kurumsal bir yapılanmadır. Müzik alanından tanılama yoluyla özel yetenek sınavına da tâbi tutulan ilkokul ve ortaokul öğrencilerinden başarılı olanlar bu eğitimden yararlanabilmektedir. BİLSEM’lerde, müzik alanında öğrencilere teorik derslerin yanı sıra ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda piyano,keman, gitar vb. çalgılara yönelik çeşitli etkinlikler uygulanmaktadır. Bu araştırmada, BİLSEM müzik alanı öğrencilerinin müzik kavramına yönelik bilişsel yapılarını belirlemek amacıyla, eğitim alanında sıkça başvurulan alternatif ölçme yöntemlerinden metafor tekniği kullanılmıştır.Araştırmanın verileri, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Mersin Yenişehir Belediyesi Bilim ve Sanat Merkezi, Tarsus Hadiye Kuradacı Bilim ve Sanat Merkezi, Silifke Bilim ve Sanat Merkezi, Konya Bilim ve Sanat Merkezi, Adana Bilim ve Sanat Merkezi’nde öğrenim gören 100 ortaokul öğrencisinden toplanmıştır. Çalışmada katılımcılara,müzik kavramına ilişkin ürettikleri metaforları yazmaları için bir form verilmiştir. Formda “Müzik .......gibidir. Çünkü .......” ifadelerini tamamlamaları istenmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile kategorilere ayrılarak çözümlenmiştir. Araştırma, durum tespitine yönelik betimsel bir çalışma olup nitel bir araştırmadır.
Müzik Eğitimi Anabilim Dallarında Orkestra/Oda Müziği Dersi Kapsamında Hazırlanan Konser Repertuvarlarının İncelenmesi
(Ekev Akademi Dergisi, 2019) Şen, Çağrı; Şen, Ebru; Kurtaslan, Zafer; Aydın, Bahar
Ülkemizde mesleki müzik eğitiminin verildiği kurumlarda düzey ve amaç olarak farklı içeriklerle uygulanan Orkestra/Oda Müziği derslerindeki temel hedef; ulusal ve uluslararası çoksesli müzik repertuvarına ait eserlerin birlikte seslendirme kuralları ve disiplini çerçevesinde icra edilerek tanınması, tanıtılması ve yine birlikte seslendirme yoluyla öğrencilerde ortak müzik yapma bilincinin oluşturularak müzikal duyuşun geliştirilmesidir. Bu dersin amaçları doğrultusunda, dersi yürüten eğitimciler tarafından çeşitli değişkenler göz önünde bulundurularak eser seçimleri yapılmakta ve hazırlanan programlar, verilen eğitimin bir ürünü olarak çeşitli müzik etkinleri kapsamında sergilenmektedir. Bu çalışmada, mesleki müzik eğitimi veren kurumlar arasında yer alan üniversitelerin müzik öğretmenliği programlarında Orkestra/Oda Müziği dersi kapsamında düzenlenen konserlerde eser seçimine yönelik eğilimlerin tespit edilmesi amacıyla, müzik eğitimi anabilim dallarının 2013-2019 yılları arasında ulaşılabilen konser programları incelenmiştir. Bu doğrultuda, konser vermek amacıyla oluşturulan repertuvarlarda yer alan eserler; türleri, bestecileri, ait oldukları dönemler vb. özellikleri bakımından ayrıntılı olarak incelenmiştir. Araştırma, durum tespitine yönelik betimsel bir çalışma olup nitel bir araştırmadır.
Viyolonsel eğitimi sürecinde dizgeli öğretim modelinin öğrenci başarısına etkisi
(International Journal of Human Sciences, 2017) Şen, Çağrı; Özdemir, Mehmet Ali
Bu araştırmada, güzel sanatlar liselerinde dizgeli öğretim modeline göre yapılandırılmış viyolonsel eğitimi dersinin, bilgi düzeyi ve performansa ilişkin beceriler bakımından öğrencilerin akademik başarılarına etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desene uygun düzenlenen araştırmanın örneklemini, Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğrenim gören, deney grubunda 7 ve kontrol grubunda 7 olmak üzere 14 viyolonsel öğrencisi oluşturmuştur. Viyolonsel öğrencilerinin bilgi düzeylerini ve performansa yönelik beceri düzeylerini arttırmak amacıyla, dizgeli öğretim modeline dayalı 8 haftalık (16 ders saati) süreyi kapsayan ders planı hazırlanmıştır. Araştırma verilerini elde etmek üzere, bilişsel ve devinişsel alana yönelik iki tür ölçek geliştirilmiştir. 8 hafta süreyle deney grubuna dizgeli öğretim modeline dayalı viyolonsel eğitimi uygulanırken, kontrol grubunda geleneksel öğretim sürdürülmüştür. Öntest ve sontestten elde edilen veriler istatistiksel analizlerle çözümlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular şöyle özetlenebilir: Dizgeli öğretim modelinin uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretim yapılan kontrol grubu arasında, hem bilgi düzeyi hem de performansa ilişkin beceri düzeyi bakımından deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmuştur.
Investigation of prospectice science teachers' attitudes towards computers in terms of different variables
(Western Anatolia Journal of Educational Science, 2011) Öztürk, Nurhan; Ekici, Gülay; Bozkurt, Esra; Kartal, Tezcan; Demir, Ramazan
The purpose of this study is to investigate prospective science teachers’ attitudes towards computers in terms of gender, general academic achievement and grade level. This is a descriptive field survey. The study group of the research comprised of totally 226 students attending the Science Teaching Department of Education Faculty, Kırşehir Ahi Evran University. “Attitude Scale towards Computers” and “Demographic Information Form” were used as data collection tools. In the analysis of the data, descriptive statistics, independent t-test, one-way ANOVA and Pearson correlation coefficient were used. At the end of the study, teachers’ attitudes towards computers were determined as in medium level. On the other hand, it was found out that prospective teachers’ points of attitudes towards computers differed significantly according to gender and grade level. In addition, it was determined that the teachers’ points of attitudes towards computers didn’t differ significantly according to general academic achievement. It was revealed that there were high and medium-level positive relationships between prospective teachers’ points of attitudes towards computers and gender, grade level and academic achievement.
Differences in linguistic features of spontaneous speech: The Case of Obama’s Speeches at the London, Toronto and Cannes G-20 Summit Press Conferences
(Cukurova University Faculty of Education Journal, 2014) Genç, Bilal; Göksu, Ali; Büyükkarcı, Kağan
The research presented in this paper aimed to investigate the linguistic and discourse characteristics of Mr. Obama’s press conferences held after the G-20 summits in London in 2009, in Toronto in 2010 and in Cannes in 2011. The President’s speeches were divided into two separate parts: (1) the first part during which he spoke about his plans to deepen international connections and the second during which he answered the questions of journalists from different nationalities– question/answer session –considered as spontaneous speech text and labeled a TC, LC and CC. Using concordance software the number of types and tokens and the type-token ratio were calculated. The results show that although the number of tokens decreases chronically, in terms of the qualitative analysis all speeches display similar characteristics regarding vocabulary variation.
Learning Styles Of ELT Students And The Relationship Between Their Academic Success And Learning Styles
(Journal of Ufuk University Institute of Social Sciences, 2012) Büyükkarcı, Kağan; Genç, Bilal
The present study aims to document ELT students’ learning style, the relationship between ELT students’ learning styles and academic success. The number of students participated in the study was 118; 1st, 2nd, 3rd, 4th year ELT students from İnönü University and Süleyman Demirel University. A 52-item Turkish Learning Style Survey adapted by Cesur (2008) from Cohen, Oxford and Chi’s (2001) Learning Style Survey was used to reveal the students’ learning styles. For the academic success the students’ cumulative grade point averages were taken into consideration. Turkish ELT students prefer visual, introvert, sequential, synthesizing, deductive and reflective learning styles. However, females and males differ in perceptual style preferences. While females rated higher averages in visual, introvert, sequential, synthesizing, analytical, inductive, deductive, reactional and reflective styles; males rated higher only in terms of extrovert and random. Both genders rated almost the same in terms of audial style. The findings suggest that there is a statistically significant difference between girls’ and boys’ academic achievement (girls being more successful), and girls’ rating higher grades in nine of the learning styles and boys’ rating higher grades only in two of the styles account for, albeit to a limited extent, the difference between their academic achievements.
The Usage of Deixis in the Speeches of Turkish Speakers of English
(Kafkas Journal of the Institute of Social Sciences, 2011) Genç, Bilal; Büyükkarcı, Kağan
Narrative discourse of EFL learners has long been the concern of many studies in the field of applied linguistics. Based on videotaped data of seventeen university students’ spontaneous speeches about an event in their life, this study examines, quantitatively, the use of deictic expression particularly the use of personal deixis. The participant students are from Cukurova University English Language Teaching Department. They are all graduates of both state and private high schools of Turkey, which enables them to share same cultural characteristics of Turkey. Deictic expressions are the kinds of words which cannot be clarified without knowing the physical context, written or spoken. It has been found that the participants mostly use personal deixis, and they rarely use other types of deictic expressions.
Teaching Phrasal Verbs through Communicative Approach
(Kafkas Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010) Büyükkarcı, Kağan
In our age the necessity of vocabulary teaching, especially phrasal verb teaching, has gained more importance than ever. The aim of this study is to investigate the effects of communicative approach on teaching phrasal verbs to university students. This study gives a chance to understand how phrasal verbs differ from the other words, and moreover it provides us with an opportunity to compare the traditional methods with communicative approach. At the end of the research process, there is a noteworthy difference between the experimental and control groups. When analyzed, it is clearly seen that experimental group students have got a more favorable and higher result than the control group students. In the light of the literature on the methods and approaches that are used to teach phrasal verbs, it is clear that experimental group students who were taught phrasal verbs in communicative approach have shown a better performance and learning process which means that communicative approach is really effective in phrasal verb teaching.
A Critical Analysis of Task-Based Learning
(Kastamonu Education Journal, 2009) Büyükkarcı, Kağan
This paper examines some proposals for a favorite method in language teaching and learning: task-based learning. It gives a comprehensive review of relevant recent literature with particular consideration of the advantages and drawbacks of TBL. It first discusses the nature and communication-orientedness of task-based learning. The paper then offers the major characteristics of TBL with a special emphasis on the teacher’s and students’ role in TBL. Finally, it discusses the significant advantages and drawback of TBL.
Assessment Beliefs and Practices of Language Teachers in Primary Context
(International Journal of Instruction. January, 2014) Büyükkarcı, Kağan
The use of assessment, the process of collecting information on student achievement and performance, has long been advocated so that learning cycles can properly be planned; instruction can be adjusted during the course of learning, and programs can be developed to enhance student learning. Shifting to a more pedagogical conception, the assessment moves from source of information to an inseparable part of teaching and learning. Theory and research propose that especially formative assessment can play a critical role in adjusting teaching for student learning because assessment for learning (formative assessment) provides information to be used as feedback to adjust the teaching and learning activities in which the students and teachers are engaged. This study aims to show primary school teachers’ beliefs about formative assessment. Besides, the study reveals the information about English language teachers’ real assessment practices in the primary education context. Despite course requirements, teachers’ positive beliefs and attitudes, the results of the study show that language teachers do not apply formative assessment practices as required in the national curriculum. Instead of using assessment formatively, they mostly use assessment for summative purposes.
A Study on the Acquisition of English Causatives by Turkish Learners of English
(Cumhuriyet International Journal of Education, 2013) Büyükkarcı, Kağan; İşpınar, Duygu
Causatives are means of expressing an occurrence in which a subject causes a change in state of an event, or makes someone or something else to do something. This study reports findings in relation to the use of causatives by Turkish learners of English in their first language (L1) and second language (L2). The study also aims to identify ambiguities in English causatives for Turkish learners. With this aim in mind, students? use of causatives in L1 and L2 was identified using various tasks as data collection tools. It was found that, regardless their language proficiency level, most of students? use of causatives was influenced by their first language. In addition, the differences between the two languages in terms of the causative structures were found to cause ambiguities for learners. Key words: Causative, first language interference, periphrastic-lexical causatives
The Effect of Practicum on the Discipline Orientations of Pre-service Teachers
(International Online Journal of Education and Teaching, 2013) Göksu, Ali; Büyükkarcı, Kağan; Genç, Bilal
This study aimed to examine the classroom discipline perceptions of pre-service language teachers both before and after the student teaching experience. Before going to their practice schools and immediately after completing their full-time student teaching experience, pre-service teachers (N = 104) from three state universities in the Turkey completed a discipline belief questionnaire identifying their preferred model of classroom discipline. The results indicated that although the student teaching experience in practice schools increased beginning teachers’ preferences from a humanistic discipline model to a more assertive discipline model, this increase is not significant. These results show that the student teaching experience does not create a difference in previous perceptions and beliefs of pre-service teachers. The results of the study also suggest that student teachers’ preconceptions regarding the profession will not change despite the practical experience gained during practicum.
An Assessment of Pre-service Language Teachers’ Practicum Observation Forms: Descriptive Observation vs. Critical Observation.
(Educational Research E-Journal, 2013) Genç, Bilal; Büyükkarcı, Kağan
Practicing the role of teacher and auditing/observing experienced teachers are essential parts of practicum studies of pre-service teachers. Regarding observation we differentiate between two kinds of practice: descriptive observation and critical observation. In this paper we reported on 38 pre-service teachers’ weekly practicum study observation reports of the classes they taught and audited over a twelve week period during their practicum study. The study examined the level of critical observation in the observation forms of pre-service teachers over twelve weeks’ period. Results showed that pre-service teachers mostly focused on the identification of techniques and strategies their cooperating teachers employed and only rarely were critical regarding the cooperating teachers’ lesson preparation, classroom management, communication with her/his students and his/her using methods and techniques during the classes. This paper discusses the drawbacks of simple, descriptive observation and provides guiding questions to help pre-service teachers conduct critical observations in their practicum study.
Differences in linguistic and discourse features of narrative writing performance
(Journal of Language and Literature Education, 2012) Genç, Bilal; Büyükkarcı, Kağan; Göksu, Ali
The research presented in this paper aimed to investigate the linguistic and discourse characteristics of narratives produced by student-teachers in an ELT department. Thirty-four students from the ELT Department of Inonu University participated in the study. Each was asked to write two stories about an experience in which they were made angry (in English) and an experience in which they made someone angry (in Turkish). A total of 68 narrative texts were collected. Using concordance software the number of types and tokens and the type-token ratio were calculated; and each sentence in the text was rated as simple, coordinate, complex and coordinate+complex by the researcher to reveal the syntactic richness. The analyses suggest that although the participants’ Turkish texts are richer than the English ones in terms of lexical richness, there is high parallelism between the texts in terms of syntactic richness. We believe that relatively poor vocabulary in the target language is the main reason for participants to prefer writing in their native language.
Formative Microteaching in Teaching and Foreign Language Anxiety
(Anthropologist, 2014) Büyükkarcı, Kağan
The aim of this study was to reveal the effects of video-taped micro teaching, if used as a tool for formative assessment, on preservice language teachers’ both teaching and foreign language anxiety. By the use of Student Teacher Anxiety Scale (STAS) and Foreign Language Classroom Anxiety scale (FLCAS), the data were collected from the non-native preservice language teachers in a state university. The results showed that these preservice teachers felt a high teaching and foreign language anxiety before and during their micro teaching sessions. However, after formative use of video-taped micro teaching, preservice language teachers’ teaching and foreign language anxiety lowered to a moderate level. The study suggests that micro teaching, one of the most effective ways in teacher training, can be a more effective way if it is assessed formatively.
Endonezya`da Türkçe Kökenli Üç Kelime: "Subak, Batu Kau, Ulun Donau"
(Bakı Devlet Üniversitesi Ilahhiyyat Fakültesinin Elmi Mecmuası, 2011) Peler, Gökçe Yükselen Abdurrezzak
[Abstract Not Available]
Günümüzde Kuzey ve Kuzey Batı Çin’de Konuşulan Çin -Tibet Dilleri Dışındaki Dillerin Durumu I: Altay Diller 1 – Mogolca.
(Turkish Studies, 2012) Peler, Gökçe Yükselen Abdurrezzak
Tarihî seyir içerisinde Türkçenin en yoğun ilişki içerisinde bulunduğu dillerden bir tanesi Moğolcadır. Moğolca ile Türkçe arasındaki etkileşim, bu dilleri konuşan halkların yapmış oldukları göçler ve tecrübe ettikleri kültürel değişimler neticesinde, zaman zaman zayıflayıp artmış olsa da günümüze kadar devam etmiştir. Günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan bazı bölgeler bu etkileşimin çeşitli seviyelerde hâlâ devam ettiği alanlardandır. Tarihî olarak Türkçe ve Moğolca konuşan halkların hakimiyet ve yaşam alanları olan bu bölgelerin bazılarında Türkçe ve Moğolcanın gücü oldukça zayıflamış, hatta varlığı tehlikeye girmiştir. Buna rağmen Moğolca günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde en az on lehçe ile temsil edilmektedir. Bu lehçelerden bazıları yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Ancak Güney Moğolca örneğinde olduğu gibi, bu lehçelerden bazıları Çincenin bütün baskısına dayanmanın yanında Çince ve Tibetçe ile birlikte diğer Moğol lehçeleri üzerinde bir kültürel baskı unsuru da teşkil etmektedir. Çince, hem Çin Halk Cumhuriyetinin resmî dili olması sebebiyle hem de nüfusun ezici çoğunluğunun konuştuğu dil olması sebebiyle bütün azınlık dilleri gibi Moğol lehçeleri için de büyük tehlike arz etmektedir. Tibetçe ise demografik sebeplerin yanında daha çok dinî sebeplerle Moğol lehçelerini tesiri altına almaktadır. Çince, Tibetçe ve Güney Moğolcadan hissedilen bu baskıya rağmen küçük Moğol lehçelerinin bazı Türk lehçelerini ve Tunguz lehçelerini baskı altına aldığı görülmektedir.
Anadolu’da Azer-Nefes Bir Can: Yavuz Bülent Bâkiler.
(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Arastırmaları Dergisi, 2012) Peler, Gökçe Yükselen Abdurrezzak
Nesiller boyunca süren bir göçün ardından Sivas’a yerleşen Azerbaycanlı bir ailenin evladı olan Yavuz Bülent Bâkiler, birçok konunun yanında ‘ana’, ‘Anadolu’ ve ‘Türk Dünyası’ temalarının öne çıktığı şiiriyle birlikte biyografi, deneme – inceleme, siyasi tarih ve gezi notları türlerini içeren nesriyle de Çağdaş Türk Edebiyatı’nın en renkli simalarındandır. Esas itibariyle avukat olan ve pek başarılı sayılamayacak siyasi bir kariyere de sahip olan Bâkiler, “Ana Şairi” addedilecek kadar şiirlerinde ‘ana’ temasını edinmiş, gerek şiirlerinde gerekse düzyazılarında işlediği Azerbaycan, Türkistan gibi konularla milliyetçi – muhafazakâr camianın gönlünde taht kurmuştur. Bâkiler’in bir diğer hususiyeti ise Türkçenin doğru konuşulup yazılması konusunda gösterdiği hassasiyettir.

Güncel Gönderiler