Yazar "Memis, Ekrem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe EGE GÖÇLERI’NIN TETIKLEDIGI DIGER GÖÇ HAREKETLERINE KISA BIR BAKIS(Kürsat ÖNCÜL, 2019) Memis, EkremEge Göçleri, MÖ. 13. yüzyilin son çeyregi ile 12. yüzyilin ilk çeyreginde olmak üzere, iki aGamada cereyan etmiG olan büyük bir kavimler hareketidir. Ugarit ve Misir vesikalari, bu göçler hakkinda önemli bilgiler aktarirlar. Ayrica, MÖ. 2. Binyilin sonlarina ait yerleGim merkezlerinde yapilan arkeolojik kazilarda da, söz konusu göçlerin sebebiyet verdigi yikimin maddi delillerine rastlanmiGtir.Ege Göçleri’nin çeGitli nedenleri vardir. Ancakhemen belirtelim ki, bu büyük kargaGada ekonomik nedenler ön plana çikmaktadir. Çünkü göçe iGtirak eden kavimlerin toprak yetmezligi ve yeterli besine ulaGamama gibi sorunlarinin yani sira, MÖ.13. yüzyilin sonlarina dogru baGlayan ve Hatti Ülkesi’ni de etkileyen kitlik felâketi, Egeli kavimleri, kendilerine yeni yurtlar bulma çabasi içerisine sevk etmiG görünmektedir.Ege Göçleri’nin birinci aGamasi Misir firavunu Merneptahzamaninda (MÖ. 1236-1223) vukubulmuGtur. Bu firavun tarafindan yazdirilan Karnak Kitabesi ve Gsrail Steli, söz konusu göçler hakkinda önemli bilgiler aktarirlar. Ayrica Ugarit mektuplari da, göçlerin bu ilk aGamasina ait bilgiler verirler. Sözünü ettigimiz bütün bu belgelerden anlaGildigina göre, göçlerin ilk aGamasi yaGanirken Hitit Devleti henüz ayaktadir.Asil tahribati, Ege Göçleri’nin ikinci aGamasina katilan kavimler gerçekleGtireceklerdir. MÖ. 12. yüzyilin ilk çeyreginde yaGanacak olan bu ikinci göç dalgasi hakkindaki en doyurucu bilgileri yine Misir kaynaklari vermektedir. Gerçekten, Misir firavunu III. Ramses’in (MÖ. 1198-1167) yazdirmiG oldugu vesikalarda, Ege Göçleri’nin ikinci aGamasina iGtirak eden kavimlerden ve onlara karGi verilen mücadeleden söz edilmektedir.Ege Göçleri sonunda MÖ. 2. Binyilin büyük güçleri olan Hitit, Mitanni ve III. Babil devletleri yikilacaklardir. Misir Devleti ise hem ekonomik hem de insan kaynaklari bakimindan tükenme noktasina gelecektir. Ege Göçleri’ni tek bir göç hareketi olarak görmek dogru degildir. Çünkü Ege Göçleri, hem Eski Dogu dünyasinda hem de Eski Bati dünyasinda yeni göç hareketlerinin de tetikleyicisi olmuGtur. Nitekim bu göçlerle ayni zaman dilimi içerisinde veya biraz sonrasinda yeni göç hareketlerine tanik olunmaktadir.Öğe Eski Anadolu’da Türkler ve Türkler’in Anayurdu Sorunu(Hakan YILMAZ, 2022) Memis, EkremAnadolu, Eski Yakin Dogu’nun önemli medeniyet merkezlerinden biridir. Üç tarafi denizlerle çevrili bir yarimada olan Anadolu, ayni zamanda dünyanin en önemli bogazlarina sahiptir. Yeralti ve yerüstü servetleri bakimindan son derece zengin olan ve degisik iklim türlerinin bir arada yasandigi Anadolu yarimadasi, Asya ve Avrupa kitalarini da birbirine baglar. Dogu ve Bati kültürlerinin içiçe karisip kaynastigi Anadolu, tarih boyunca pek çok medeniyete besiklik etmenin yani sira, birçok kavmin de vatani olmustur. Bu kavimlerden biri de Türkler’dir. Çivi yazili kaynaklardan ögrenildigine göre, Türkler’in Anadolu’daki mevcudiyeti günümüzden bes bin yil öncesine gider. Fakat eger arkeolojik delilleri de dikkate alacak olursak, Türkler’in Anadolu’daki geçmisi sekiz bin yil geriye gider. Bu da göstermektedir ki, Anadolu, Türkler’in en eski yurtlarindan biridir. Hatta bize göre, Türkler’in gerçek anayurdu Anadolu’dur.Öğe ESKI YAKIN DOGU’DA ADALET ANLAYISI VE KANUN KOYUCULAR(Okay PEKSEN, 2021) Memis, EkremTarihin erken dönemlerinden itibaren, insan topluluklarinin en çok ihtiyaç hissettikleri kurumlarin basinda adalet kurumu gelmektedir. Henüz devlet asamasina ulasamamis olan toplumlarda adalet dagitimi, o toplumun önder kisilerinden olusan kurullar araciligi ile yerine getirilmistir. Anlasildigi kadariyla, henüz yazinin icat edilmedigi erken dönemlerde adalet dagitimi genellikle yazili olmayan gelenek hukuku kurallarina dayali olarak gerçeklestirilirken, yazinin kesfinden yaklasik 8 asir sonra, yazili olmayan gelenek hukuku yazili hale getirilmistir. Bu kanunlar, kil tabletler ya da steller üzerine yazdirilmistir. Eski Yakin Dogu’da kanun koyucularin önemli bir kisminin krallar oldugu görülmektedir. Krallar, yazdirmis olduklari vesikalarda, yönetme yetkisini de kanun çikarma ve uygulama yetkisini de tanrilardan aldiklarini, sik sik dile getirmislerdir. Örnegin Eski Yakin Dogu’nun önemli medeniyet merkezlerinden biri olan Mezopotamya’daki kanun koyucularin ya da hukuk belgelerini kaleme aldiranlarin büyük çogunlugu, yönetme yetkisini de ellerinde bulunduran krallardir. Lagas krali Urukagina, III. Ur Sülalesi’nin kurucusu Ur-Nammu, Isin krali Lipit-Istar, Eski Babil Devleti’nin ünlü krali Hammurabi, bu krallar arasinda ilk aklimiza gelenlerdir.Mezopotamya toplumlari arasinda baslayan hak ve adalet arama istegi, ilerleyen zaman dilimi içerisinde Eski Yakin Dogu’nun diger merkezlerinde de kendisini göstermeye baslamistir. Eski Ahit’te Yahudi toplumunun adalet anlayisi bütün ayrintilari ile gözler önüne serilirken, MÖ 2. Binyil Anadolu’sunun basat gücü olarak kabul edilen Hititler’de de ileri bir adalet anlayisinin mevcut oldugu, kanun maddelerinden anlasilmaktadir.Biz bu çalismamizda, Eski Yakin Dogu’da hak ve adalet anlayisinin nasil ortaya çiktigini, yazili olmayan kurallarin niçin yazili hale getirildigini ve bunlarin ne dereceye kadar uygulandigini, yazili kaynaklara dayanarak, gözler önüne sermeye çalisacagiz.Öğe Eskiçagda Dogu-Bati Mücadelesine Kisa Bir Bakis(Hakan YILMAZ, 2021) Memis, EkremDogu ve Bati dünyalari ilk kez Troya Savaslari’nda karsi karsiya gelmislerdir. Homeros’un Ilyada adli destanindan ögrenildigine göre on yil süren bu savas, Bati dünyasini temsil eden Akalar’in galibiyeti ile neticelenmistir. Arkeolojik bulgulardan anlasildigi kadariyla bu ilk büyük mücadele, MÖ.1240-1230 yillari arasina tarihlenmektedir. Son arastirmalar göstermistir ki, savaslara sahne olan Troya kenti, Troya’nin VII-a tabakasidir. Çünkü bu tabakada, sehrin Akalar tarafindan yakildigina isaret eden kalin bir kül katmanina rastlanmistir.Dogu-Bati çatismasinin ikinci raundu, Pers-Yunan Savaslari’dir. Bu mücadelede Bati dünyasini Yunan sehir devletleri, Dogu dünyasini ise Persler temsil etmekteydi. MÖ. 490-479 yillari arasinda cereyan eden bu savas hakkindaki en ayrintili bilgileri, büyük tarihçi Herodotos vermektedir. Bu mücadelenin galibi de Bati dünyasi olmustur. Eskiçag tarihinde Dogu ile Bati arasindaki üçüncü büyük mücadele, Makedonyali Büyük Iskender ile Pers Imparatorlugu arasinda yasanmistir. Büyük Iskender, 13 yil süren kisa saltanatina ragmen, Ege kiyilarindan Hindistan’daki Indus vadisine kadar uzanan bütün Pers topraklarini ele geçirmis ve Pers Imparatorlugu’nu ortadan kaldirmistir. Daha sonraki süreçte, Dogu ve Bati dünyalari arasindaki mücadele, dinler savasi biçiminde devam etmistir. Bunun en çarpici örnegini Haçli Seferleri teskil eder.Öğe HURRI-MITANNI ORTAKLIGININ ESKI YAKIN DOGU TARIHINE YANSIMALARI(Kürsat ÖNCÜL, 2018) Memis, EkremMÖ. 3. binyilin son çeyreginden itibaren, Eski Dogu dünyasinin en eski yazilikayitlarinda Hurriler adiyla anilan bir halk grubundan bahsedilmeye baGlanir. Hurriler’in asilanayurtlarinin neresi oldugu sorusunun kesin bir cevabi yoktur. Bazi bilim insanlariTranskafkasya’daki Kura-Aras bölgesini önerirken, diger bir kisim bilim insanlari da onlarinanayurdunun Dogu Anadolu oldugunu öne sürerler. Fakat onlarin anayurdu neresi olursa olsun,hem yerleGtikleri bölgelerde hem de temasa geldikleri bölgelerde siyasi, askeri ve kültürelbaglamda derin tesirler birakmiGlardir. Onlarin mütecaviz ve yayilmaci bir halk olduklari, Hurriisimlerinin ve Hurri kültür unsurlarinin Kuzey Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Dogu Anadolu’yakadar uzanan geniG bir alana yayilmasi ile de tasdik edilmiGtir.Ancak bu kavim, MÖ. 2. Binyil ortalarindan itibaren siyaseten pasivize olmuGgörünmektedir. Bunun en önemli nedeni, Hurriler’in yaGadigi bölgelerin son derece savaGçi birkavim olan Mitanniler tarafindan istila edilmesidir. Hint-Avrupa kökenli bir kavim olduklarianlaGilan Mitanniler, kendilerine has savaG arabalari ile kisa sürede girdikleri bölgelerdeegemenlik tesis etmiGler ve bugünkü GAP Bölgesi merkez olmak üzere, güçlü bir devletkurmuGlardir. Aslinda bu devlet bir ortakliga dayanmaktadir. Bu ortak yapimda idare edilengeniG halk kitlelerini Asya kökenli Hurriler oluGtururken, idare eden ince elit tabakayi Hint-Avrupakökenli Mitanniler oluGturmaktadir. Hurri-Mitanni ortakligina dayanan bu devlet, MÖ. 15. yüzyilortalarindan MÖ. 14. yüzyil ortalarina kadar, Eski Yakin Dogu’nun en güçlü siyasi yapilarindanbiri olarak kabul edilmiGtir. MÖ. 14. yüzyil ortalarinda Hititler tarafindan yikilan ve Hititler’e baglitampon bir devlet haline getirilen Mitanni Devleti, MÖ. 1200’lerde cereyan eden Ege Göçleri’nekadar, siyasi varligini devam ettirmiGtirÖğe Some Thoughts on the Hurri-Urartu Connection(Hakan YILMAZ, 2024) Memis, EkremAs is known, the oldest civilisations of the world were established in the geography historians call the "Ancient Near East". The first states and empires that emerged in Mesopotamia, Egypt, Anatolia, Iran and Syria shaped the world of that day. In this respect, political and commercial ties were established between Anatolia and Mesopotamia from the 3rd millennium BC. The Hurris, who are understood to be one of the leading tribes of the 3rd Millennium BC Anatolia, also played important roles in the 2nd Millennium BC Anatolia. Forming the substructure of the Hurri-Mitanni Kingdom established in the mid-16th century BC, the Hurrians were organised under the roof of the Nairi and Uruatri confederations in Eastern Anatolia after the Aegean Migrations and took their place on the stage of history under the name of the Urartu Kingdom in the mid-9th century BC. The Urartians, who fought hard against the Assyrian Empire, which was the superpower of the Near Eastern world in the 1st Millennium BC, are actually the descendants of the Hurris. The language of the Hurrians and the Urartians, like Turkish, are Asiatic languages and belong to the Ural-Altaic language group. This means that the Hurris are among the oldest Proto Turkic tribes living in Anatolia. Anatolia is also one of the oldest Turkish homelands.