Yazar "Yüce, Fatma" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Analogies in relation to the Reliability of Rebellious and Mystical Experiences: Transition from the Analogy of Sense Experience to the Analogy of Emotion Experience(Türk Felsefe Dernegi, 2017) Yüce, FatmaDini ve mistik tecrübelerinin güvenilirligi ve geçerliligi söz konusu oldugunda duyu tecrübesi analojisi olumlu ya da olumsuz perspektifle öncelikli olarak ele alinmaktadir. Bununla birlikte duyu verileri dini ve mistik tecrübelerin gerçekligine tamamen nüfuz etmekte yetersiz kalmaktadir. Bu nedenle duyusal iliskinin yani sira duygusal iliskinin de temsil edilmesi önem arz etmektedir. Bu makalede duyu tecrübesi analojisine ek olarak duygu tecrübesi analojisi önerilmistir. Duyu tecrübesi analojisi algi, ittifak ve ortaklik temalariyla ele alinmistir. Netice olarak her iki analojinin birlikte islevselligi farkindalik modeliyle desteklenmistir.Öğe Din Felsefesi Bakımından Sigmund Freud’da Bilim ve Din I: Bilimsel Görüşleri, Özgünlüğü ve Bilim Perspektifinden Bilim-Din İlişkisi(2020) Yüce, FatmaBilim ve din arasındaki ilişki din felsefesinin en önemli konularından biridir. Freud bilim ve din görüşleri bakımından din felsefesi için önemli bir bilim insanıdır. Bu çalışmada Freud’da bilimdin ilişkisi, din fel-sefesi disiplininin kapsamında bilim perspektifinden tartışılmıştır. Öncelikle Freud’un bilimsel görüşleri ve özgünlüğü ele alınmış; daha sonra Freud’un bilimsel görüşlerinden hareketle bilimdin ilişkisinde hangi yaklaşımı benimsediği sorgulanmıştır. Freud’un bilimsel görüşlerinin psikanaliz ve bilinçaltı gibi çok önemli bilimsel başarılara sahip olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte bu çalışmada Freud’un bilimsel görüşlerinin bazı eksiklerinin olduğu ve zannedildiği kadar özgün olmadığı tespit edilmiştir. Freud’un,bilimsel görüşlerini eleştirilere karşı korumak için bilim ve din arasındaki ilişkide bağımsızlıktan yanaymış izle-nimi veren ifadeleri dile getirmiş olması dikkat çekicidir. Bu ifadelere rağmen Freud bilim ve dini karşı karşıya getirdiği için tam bir çatışma taraftarıdır. Freud’un bilim ve din arasında ön gördüğü çatışma yaklaşımı, bilimsel görüşlerinin bir sonucu değildir; aksine onun ateist, materyalist ve natüralist felsefesinin bir sonucudur. Bilinçli alanı etkileyen bilinçsiz bir alanı olumlayan Freud’un bilimsel görüşleri, Freud’a rağmen dinle uyumludur. Netice itibariyle denilebilir ki, Freud’un bilimsel görüşleri değil, kendisi dinle çatışmaktadır. İdeolojik girdilerden ve ki-şisel ön yargılardan bağımsız Freud’un bilimsel görüşleri ile din arasında uyum olduğu söylenebilir.Öğe Sophialogos’tan Logosophia’ya Felsefeye Anlam Merkezli Yeni Bir Perspektif(Ondokuz Mayis Üniversitesi, 2019) Yüce, FatmaFelsefe Yunanca Philo ve Sophia kelimelerinin bir birlesimiolarak “Bilgelik Sevgisi” seklinde tanimlanmaktadir. Felsefenin temelproblemlerinin çözümünde bu ilk ve etimolojik anlaminin kullanilmasi oldukçaaçiklayici görünmektedir. Söz konusu anlamin daha belirgin bir hal alabilmesiiçin Philo ve Sophia kelimelerine Logos kelimesinin de eklenmesi uygungörünmektedir. Böylece felsefeye logos kavraminin eklenmesi iki önemli ve yenikavrami mümkün kilar. Bunlardan ilki Sophialogos (Anlam(in) Bilgeligi) ikincisiise Logosophiadir. (Bilgeligin Anlami). Sophialogos varolussal anlambilgeligine vurgu yaparak yeni bir perspektif sunan “Anlam(in) Bilgeligi”dir.Logosophia ise Philosophia’nin bilgelik sevgisi olarak ilk ve etimolojikanlamini kabul edip anlamca genisleten, bilgeligin varolussal anlamina vurguyaparak yeni bir perspektif sunan “Bilgeligin Anlami”dir. Hem Sophialogos hemde Logosophia kavramlari insana ve onun hayatina anlami vurgulayan yeni vebütüncül bir perspektifle yaklasmayi önermektedir. Bilgelik yoluyla anlam bulmaçabasi olarak Sophialogos “anlam”li bir yöntem önerirken, anlam yoluylabilgelige ulasma çabasi olarak Logosophia ise anlami içerige dahil eder.Philosophia’nin vurguladigi hakikat arayisi Sophialogos ve Logosophiakavramlariyla daha net bir sekilde kendini göstermektedir. Bu iki yeni kavrambilgelige dönük bir sevginin sundugu hakikat yolunda olmaya bilgelige dönük biranlam farkindaligiyla derinlik kazandirmaktadir. Bu makalede öncelikle felsefe“Bilgelik Sevgisi” olarak tarihsel izdüsümü ile birlikte ele alinacak, dahasonra Sophilogos ve Logosophia kavramlari tanitilacaktir.Öğe Sophialogos’tan Logosophia’ya Felsefeye Anlam MerkezliYeni Bir Perspektif(2019) Yüce, FatmaFelsefe Yunanca Philo ve Sophia kelimelerinin bir birleşimi olarak “Bilgelik Sevgisi” şeklinde tanımlanmaktadır. Felsefenin temel problemlerinin çözümünde bu ilk ve etimolojik anlamının kullanılması oldukça açıklayıcı görünmektedir. Söz konusu anlamın daha belirgin bir hal alabilmesi için Philo ve Sophia kelimelerine Logos kelimesinin de eklenmesi uygun görünmektedir. Böylece felsefeye logos kavramının eklenmesi iki önemli ve yeni kavramı mümkün kılar. Bunlardan ilki Sophialogos (Anlam(ın) Bilgeliği) ikincisi ise Logosophiadır. (Bilgeliğin Anlamı). Sophialogos varoluşsal anlam bilge liğine vurgu yaparak yeni bir perspektif sunan “Anlam(ın) Bilgeliği”dir. Logosophia ise Philosophia’nın bilgelik sevgisi olarak ilk ve etimolojik anlamını kabul edip anlamca genişleten, bilgeliğin varoluşsal anlamına vurgu yaparak yeni bir perspektif sunan “Bilgeliğin Anlamı”dır. Hem Sophialogos hem de Logosophia kavramları insana ve onun hayatına anlamı vurgulayan yeni ve bütüncül bir perspektifle yaklaşmayı önermektedir. Bilgelik yoluyla anlam bulma çabası olarak Sophialogos “anlam”lı bir yöntem önerirken, anlam yoluyla bilgeliğe ulaşma çabası olarak Logosophia ise anlamı içeriğe dahil eder. Philosophia’nın vurguladığı hakikat arayışı Sophialogos ve Logosophia kavramlarıyla daha net bir şekilde kendini göstermektedir. Bu iki yeni kavram bilgeliğe dönük bir sevginin sunduğu hakikat yolunda olmaya bilgeliğe dönük bir anlam farkındalığıyla derinlik kazandırmaktadır. Bu makalede öncelikle felsefe “Bilgelik Sevgisi” olarak tarihsel izdüşümü ile birlikte ele alınacak, daha sonra Sophilogos ve Logosophia kavramları tanıtılacaktır.Öğe WALTER T. STACE VE STEVEN T. KATZ'A ÖZEL BIR REFERANSLA MISTIK TECRÜBENIN MAHIYETI, NESNELLIGI VE DISAVURUMU(Türk Felsefe Dernegi, 2018) Yüce, FatmaHem Walter T. Stace hem Steven T. Katz evrensel öze dair birbirlerine zit argümanlarlamistik tecrübe konusunda önemli rol oynarlar. Bu yüzden bu makalede mistik tecrübeninmahiyeti, nesnelligi ve disavurumu onlarin argümanlariyla tartisilmistir. Onlarin mistiktecrübe anlayislarinin oldukça farkli oldugu görülmüstür; dolayisiyla nesnellik problemineyönelik çikarimlari da. Onlar sadece disa vurum konusunda ortak bir düsünceye sahiptirler.Stace mistik tecrübeyi kültürün ötesinde ve dinle iliskisiz bir sekilde tanimlarken,Katz’in mistik tecrübesi din ve kültür araciligiyla asiri belirlenmistir. Bu bulgu makale boyuncadiger felsefi problemleri çözmek için kullanilmistir. Sonuç olarak mistik tecrübedefarkliliklardan ziyade yapisal, yöntemsel ve linguistik benzerlikler olduguna ulasilmistir.












