Yazar "Toprak, Ibrahim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Hz. Muhammed’in Nübüvvetine Delil Olan Insanî Özellikler(Mehmet BULGEN, 2021) Toprak, IbrahimNübüvvet, ulûhiyyet ve ahiret ile birlikte Islâm inanç esasinin üç ilkesinden biridir. Peygamberlige dair hususlar bilhassa diger din mensuplariyla girisilen inançla ilgili tartismalarin ardindan kelâmcilarin en önemli konularindan biri hâline gelmistir. Bunun bir sonucu olarak bütün kelâm ekolleri insanin peygambere duydugu ihtiyaci öne çikarmis ve bununla nübüvveti temellendirmeye çalismistir. Bu çalismada fizikî ve ahlâkî özelliklerinin Hz. Muhammed’in (sav) nübüvvetine delil olusu ele alinmistir. Kelâm’da nübüvvetin ispatinda genellikle mucizelerden hareket edilmistir. Ancak Hz. Peygamber’in nübüvvetini kanitlarken fizyonomisi ve üstün ahlâkî nitelikleri de gündeme gelmis ve bilhassa müteahhir dönem kelâminda yaygin olarak kullanilmistir. Çalisma, giris ve üç bölümden olusmaktadir. Giriste çalismanin konusu, amaci, yöntemi ve kaynaklari açiklanmistir. Birinci bölümde kelâm ekollerinin, mutasavviflarin ve Müslüman filozoflarin, Hz. Muhammed’in (sav) sahip oldugu fizikî ve ahlâkî özelliklerin nebevî delaletine dair düsüncelerine yer verilmis ve nübüvvetin ispatinda mucize disinda delil kabul eden bilginlerin görüsleri serdedilerek degerlendirilmeye tâbi tutulmustur. Ayni zamanda Hz. Peygamber’in semâili ve yasantisinin, onun nübüvvetine delil kabul edilip edilemeyecegi, kabul edilecekse hangi kriterlerin geçerli oldugu; mucizeyi destekleyici deliller olarak mi kabul edilecegi yoksa tek basina nübüvveti ispatta yeterli mi görülecegi ve bu özelliklerin mucize sayilip sayilamayacagi mevzulari açikliga kavusturulmaya çalisilmistir. Ikinci bölümde öncelikle Hz. Peygamber’in bir beser oldugu gerçegi ortaya konulmustur. Ardindan Hz. Peygamber’in nübüvvetini kanitlamada delil kabul edilen fizikî ve ahlâkî üstünlükler detaylica açiklanarak, bu hususiyetlerin nübüvveti kanitlamadaki islevi degerlendirilmistir. Sonrasinda ise Hz. Peygamber’in nübüvvetine delil kabul edilen duyularina ait özellikler ile kokusu, teninin yumusakligi, boyunun uzun görünmesi, nübüvvet mührü, nûranî beyazligi gibi bedenî özelliklerine dair hususlar ele alinarak bunlarin peygamberligi kanitlamadaki geçerliligi izah edilmistir. Çalismanin son bölümünde ise Hz. Peygamber’in ahlâkî üstünlüklerine ve yasantisina yer verilerek, bu özelliklerin onun nübüvvetini ispatlamadaki durumu açiklanmistir. Hz. Peygamber’in dogru sözlü olusu, güvenilirligi, zekiligi, her kosulda teblig görevine devam edisi, ismeti, merhameti, mütevaziligi, sabirli olusu, cesareti, hasbîligi, sade yasantisi, yetkinlestirme gücü gibi özellikleri nübüvvetine delil olma bakimindan ele alinmis ve degerlendirilmistir. Ardindan oryantalistlerin Hz. Peygamber’in ahlâkina yönelik iddialari genel çerçevede degerlendirmeye tabi tutulmustur. Sonuç olarak Hz. Peygamber’in bedenine ait bazi özelliklerini mucize kabul edip buradan hareketle peygamberligini kanitlama yönteminin isabetli olmadigini; ahlâkî özelliklerinin ise Kur’ân mucizesinin ardindan onun nübüvvetini ispatlayan en güçlü ve kalici aklî deliller oldugunu söyleyebiliriz.Öğe IBN HAZM’A GÖRE HZ. MUHAMMED’IN NÜBÜVVETININ ISPATI(Sinop Üniversitesi, 2020) Toprak, IbrahimBu makalede, Zâhirî bir alim olan Ibn Hazm’in (v. 456/1064) Hz. Muhammed’in (sav) nübüvvetini kanitlamada kullandigi yöntem ele alinmistir. O, Hz. Peygamber’in nübüvve-tini ispatlarken mucizelerini ve sîretini delil kabul etmistir. Mucizede tehaddî (meydan okuma) sarti aramayan Ibn Hazm, kerâmeti de kabul etmeyerek nübüvvetin ispatinda mucizenin gücünü korumak istemistir. O, mucizeyi nübüvvetin kanitlanmasinda gerekli görmesine karsin bir yandan da Hz. Peygamber’in essiz yasantisinin, nübüvvetini baska hiçbir delile ihtiyaç birakmayacak sekilde ispatladigini söyler. Ibn Hazm’in, dönemin kelâminda nübüvvetin dogrulanmasinda pek fazla kullanilmayan sîret delilini kullanmis olmasi dikkate degerdir. Ayrica onun kendisini Ehl-i Sünnet içerisinde kabul etmesine kar-sin herhangi bir kelâm ekolünü takip etmemesi ve zaman zaman Mu‘tezile’nin görüsleri ile uyumlu fikirlere sahip olmasi özgünlügünü göstermektedir.