Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Barlak, Muzaffer" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    İSLAM DÜŞÜNCESİNDE MUHALEFETİN TEOPOLİTİK İMKÂNI VE YAPISI
    (2018) Barlak, Muzaffer
    İslam dininin temel kaynakları olanKur’an-ı Kerim ve hadislerde yönetimile ilgili esaslar detaylı bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu durum İslamtoplumlarının siyasi yapılanmasındageniş bir beşerî saha oluşturmuştur.Bu geniş beşerî sahada muhalif tutumların en fazla belirginleştiği konu,fâsık ve zalim bir yöneticiye karşı halkın tutumunun nasıl olması gerektiğiüzerinedir. İslâm siyasî tarihinde bukonuda ileri sürülen kanaatlerdenbiri de yönetime isyan etmek, diğerbir ifade ile devrim yapmaktır. Devrim taraftarlarına göre bir yönetici iktidarını günah ve zulüm ile lekelediğinde bu yöneticinin iktidardan indirilmesi gerekir. İktidardan azletmenin gerçekleşmesi için gerektiğindeşiddete başvurulabilir. Devrim yöntemi, İslam toplumlarında neredeyseher dönemde taraftar bulmuş ve buçerçevede İslam siyasi tarihinde dinireferanslarla meşru gösterilmeye çalışılan birçok isyan hareketi yaşanmıştır. Bu çalışmanın amacı, İslamdininin temel kaynaklarının yöneticiyi değiştirme konusunda isyan yöntemine teşvik edip etmediğini veya enazından yöneticiye başkaldırmanınİslâmî çerçevede meşru bir zemininin bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır. Bunun yanında iktidar değişiminde uygun yöntemin ne olduğuna dair temel dini metinler ve İslam âlimlerinin kanaatlerinden hareketle alternatif yaklaşımların imkânıüzerine fikir yürütmeye çabalamakda bu çalışmanın öne çıkan hedefleriarasında gösterilebilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Itikadi Mezheplerde Ilahiyyat ve Nübüvvet Bahislerinin Bütünlügü Sorunu
    (Ahmet Ishak DEMIR, 2017) Barlak, Muzaffer
    Kelam ekolleri tarafindan ortaya konulan görüslerin tutarli bir bütünlükiçinde sunulmasi gerekir. Buna göre herhangi bir konuda belirtilen kanaat,baska bir konuda ifade edilen kanaat ile uyumlu olmalidir. Kelam ilminin konuedindigi üç ana baslik olan ilahiyyat, nübüvvet ve semiyyat bahisleri, mezhebîprensipler çerçevesinde ele alinirken bu uyumun ne kadar saglanabildigi gözönünde bulundurulmalidir. Çünkü bu durum, ilgili mezhep görüsünün islevselligive kabul edilebilirligine dogrudan etki etmektedir. Husün-kubuh konusuilahiyyat bahislerinde yer alan bir alt basliktir. Nübüvvetin hükmü konusu isenübüvvet bahislerinde yer alan bir alt basliktir. Kelam mezheplerindenbeklenen, bu konularda ifade edilen görüslerin birbirlerini tamamlayici tarzdaortaya konulmasidir. Nitekim bu konularin ilki peygamberin islevini ortayakoyarken ikincisi ise peygamberin gönderilmesinin gerekli olup olmadigi hususunuaçiga çikarmaktadir. Ancak üç büyük kelam mezhebi olan Mutezile, Es’ariyye ve Mâtüridiyye’ninbu konular arasindaki baglantiyi geregince tutarli bir süreç esliginde sunabildiginiifade etmek güçtür. Bu baglantiyi da içerecek mahiyette ilgili mezhepgörüslerinin tutarsizliklarinin veya uyumsuzluklarinin giderilmesi suretiyle ilgilikonularda güncel bir bakisin gelistirilmesi gerekli görülmektedir. Bu güncelbakista ortaya konulacak olan ilah tasavvuru, Allah’in ilkeli bir varlik oldugudüsüncesine dayanmalidir.
  • [ X ]
    Öğe
    Mu‘tezile’de Ma‘dûm Anlayışı: Ebû Reşîd En-Nîsâbûrî Örneğinde Bir İnceleme
    (2020) Barlak, Muzaffer
    Ma‘dûm, yokluk anlamında kullanılan bir kavramdır. Kelam ekolleri, ma‘dûm kavramı etrafında yokluğun mahiyetini inceleme konusu yapmışlardır. Bu kapsamda var olan şeylerin, varolmalarından önce ne oldukları tartışılmıştır. İslâm Kelâmında bu tartışmayı ilk olarak ortayaçıkaran akım, Mu‘tezile’dir. Mu‘tezile’ye göre ma‘dûm, mutlak yokluk değildir; bunun aksineo, bir “şey”dir. Mu‘tezile’nin bu görüşü, Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye tarafından reddedilmiştir.Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye düşünürleri, Mu‘tezile’nin bu konudaki görüşünü reddetmekle kalmamış, konu ile ilgili kendi görüşlerini de oluşturmuşlardır. Bu görüşe göre ma‘dûm, bir “şey”değil, aksine mutlak yokluk, yani hiçbir şeydir. Ehl-i Sünnet’in neredeyse tamamı bu görüşükabul etmiştir. Ma‘dûm konusundaki bu iki farklı yaklaşım, gerek Mu‘tezile’nin, gerekse Ehl-iSünnet’in ayırt edici vasıflarından olmuştur.Birbirine zıt olarak ortaya konulan her iki görüşün de, belli kaygılar eşliğinde geliştirildiğinisöyleyebiliriz. “Ma‘dûm, mutlak yokluktur” görüşünü savunan Ehl-i Sünnet’in temel kaygısı,Allah’ın tek ezelî varlık olduğu düşüncesine zarar vermemektir. Nitekim şayet ma‘dûm, mutlak yokluk değil de bir “şey” olarak kabul edilirse, Allah ile birlikte ezelden beri var olan başkabir varlığın daha bulunduğu söylenmiş olacaktır. Bu ise Allah’ın tek ezelî varlık olması düşüncesine zarar verecektir. “Ma‘dûm, bir “şey”dir” görüşünü savunan Mu‘tezile’nin temel kaygısıise, Allah’ın bilgisini her türlü kusurdan ve eksiklikten arındırmaktır. Nitekim şayet ma‘dûm,bir “şey” değil de, mutlak yokluk olarak kabul edilirse, Allah, yaratacağı şeyleri, ancak onlarıyarattıktan sonra bilebilecektir. Bu ise Allah’ın ezelden beri her şeyi kusursuz olarak bildiğidüşüncesine zarar verecek ve Allah’ın ilim sıfatını noksan hale getirecektir.Ma‘dûmun mutlak yokluk mu yoksa bir “şey” mi olduğu konusundaki bu iki yaklaşımdan Ehl-iSünnet’e ait olanı, birçok Sünnî düşünür tarafından ayrıntılı olarak ele alınmıştır. AncakMu‘tezile’ye ait olan kanaatin yeterince açıklık kazanmadığı görülmektedir. Nitekim kendi düşünürlerine ait eserler dikkate alındığında, Mu‘tezile’nin “şey” olarak nitelediği ma‘dûmun, ontolojik bir mahiyet değil, epistemolojik bir mahiyet taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu epistemolojik hakikatin makamı ise, Allah’ın ezelî bilgisi olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda hem Allah’ın ezelîilmi ile her şeyi bildiği, hem de Allah’ın tek ezelî varlık olduğu düşüncelerinin ikisine de zarar verilmemiş olmaktadır.Mu‘tezile’nin ma‘dûm anlayışının kendi kaynakları çerçevesinde ele alınması noktasında eserlerine başvurulabilecek düşünürlerden biri, Ebû Reşîd en-Nîsâbûrî’dir. Ebû Reşîd en-Nîsâbûrî,el-Mesâ’il fi’l-ḫilâf beyne’l-Baṣriyyîn ve’l-Baġdâdiyyîn adlı kitabında ma‘dûm ile ilgili Mu‘tezile’yeait farklı yaklaşımları aktarmış ve ardından kendisinin bu konu ile ilgili düşüncesini ayrıntılıolarak açıklamıştır. Ebû Reşîd en-Nîsâbûrî’nin ma‘dûm görüşünde öne çıkan iki önemli noktabulunmaktadır. Bunların ilki, ma‘dûmun, mutlak bir yokluk olarak değil, bir “şey” olarak kabul edilmesi; ikincisi ise ma‘dûmun, bedenî bir varlığının bulunmadığının ama zihinde bir varlığının bulunduğunun ileri sürülmesidir. Bu iki vurgu üzerinden ma‘dûm konusu ile ilgili ikisorunun çözülmeye çalışıldığı ifade edilebilir. Buna göre ma‘dûmun, mutlak yokluk olmadığının söylenmesi sayesinde Allah’ın ezelde bilmediği bir şeyin bulunmadığı ifade edilmiş olmaktadır. Bu kabul ile Allah’ın ilmi, her türlü kusurdan arındırılmaktadır. Ma‘dûmun, bedenî değil,zihnî bir varlığının bulunduğunun kabul edilmesi sayesinde ise, Allah’ın şerikinin/ortağınınbulunmadığı düşüncesine zarar verilmemiş olmaktadır. Nitekim bilgi mahiyetindeki bir varlık, Allah’tan başka bir varlık değil, aksine Allah’ın zâtının gereği olan bir varlıktır. Çünkü Allah, ezelî olarak âlim/bilendir.Nîsâbûrî, ma‘dûmun “şey” oluşunu, onun cevher/öz olması, malum/bilinen olması ve ezelî olmasıaçısından değerlendirmiştir. Ona göre cevherin, yokluğu halinde de cevher olması gerekir. Mademki cevher, yokluğu halinde de cevherdir; o halde ma‘dûm, cevherdir. Allah’ın bilgisinin dışında birşey olmadığına göre ma‘dûm, malum/bilinenden ibarettir. Biliniyor olmak, belirgin bir sıfat ile diğer şeylerden ayrışmış olmayı gerektirir. O halde ma‘dûm belirgin sıfatı bulunan bir “şey”dir. Mademki ma‘dûmbir şeydir ve mademki ezelden beri Allah’ın bilgisindedir, o halde o da ezelîdir.
  • [ X ]
    Öğe
    Teopolitic Possibility and Structure of Opposition in Islamic Thought
    (Ahmet Ishak DEMIR, 2018) Barlak, Muzaffer
    Islamdininin temel kaynaklari olan Kur’an-i Kerim ve hadislerde yönetim ile ilgiliesaslar detayli bir sekilde ortaya konulmamistir. Bu durum Islam toplumlarininsiyasi yapilanmasinda genis bir beserî saha olusturmustur. Bu genis beserîsahada muhalif tutumlarin en fazla belirginlestigi konu, fâsik ve zalim biryöneticiye karsi halkin tutumunun nasil olmasi gerektigi üzerinedir. Islâm siyasîtarihinde bu konuda ileri sürülen kanaatlerden biri de yönetime isyan etmek,diger bir ifade ile devrim yapmaktir. Devrim taraftarlarina göre bir yöneticiiktidarini günah ve zulüm ile lekelediginde bu yöneticinin iktidardanindirilmesi gerekir. Iktidardan azletmenin gerçeklesmesi için gerektigindesiddete basvurulabilir. Devrim yöntemi, Islam toplumlarinda neredeyse her dönemdetaraftar bulmus ve bu çerçevede Islam siyasi tarihinde dini referanslarla mesrugösterilmeye çalisilan birçok isyan hareketi yasanmistir. Bu çalismanin amaci,Islam dininin temel kaynaklarinin yöneticiyi degistirme konusunda isyanyöntemine tesvik edip etmedigini veya en azindan yöneticiye baskaldirmaninIslâmî çerçevede mesru bir zemininin bulunup bulunmadigini ortaya koymaktir. Tarihboyunca isyan hareketlerinin Müslüman toplumlardaki devlet yapilanmalarinaverdigi zararlar bilinmektedir. Bunun yaninda son dönemde yasanan Arap Bahariisyanlari, ISID, Boko Haram, Hasdi Sabi gibi Islamci görünümlü terör örgütlerininfaaliyetleri ve nihayet dini referanslarin kuvvetle kullanildigi 15 Temmuzdarbe girisiminin de modern Müslüman toplumlardaki istikrari ne denli tehditettigi tecrübe edilmistir. Bu açidan devrimci ekolün kendilerini hakli veyöntemlerini de mesru göstermek üzere delil olarak ileri sürdükleri nasslarintahlil edilmesi önem tasimaktadir. Bunun yaninda iktidar degisiminde uygunyöntemin ne olduguna dair temel dini metinler ve Islam âlimlerininkanaatlerinin gözden geçirilerek alternatif yöntem önerisinde bulunmak elzemgörünmektedir. 

| Sinop Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Sinop, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim