İlahiyat Fakültesi
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Gazali Felsefesinde Evlilik Öncesi Eğitim: Eş Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler(EKEV Akademi Dergisi, 2014) Demircioğlu, AytekinOn birinci yüzyılda yaşamış bir düşünür olan Gazali, İslam skolastisizminin en güç temsilcilerindendir. O, dini konulardaki tartışmalarda geleneksel İslam’ı savunmuş ve bu konuda çok başarılı olmuştur. Gazali’nin bu konuları tartışmadaki başarısı onu İslam dünyası içinde çok ünlü bir konuma taşımıştır. Hatta bu başarıları sebebiyle İslam coğrafyasında kendisine Huccetü’l – İslam (Dinin Delili) ve Ziyned – Din (Dinin Süsü) unvanları verilmiştir. Gazali birçok özelliğe sahip bir düşünürdür. O, her şeyden önce çok güçlü bir din âlimidir. Felsefeden şiire çok farklı alanlarda derinlemesine bilgi sahibi olan bir entelektüeldir. Döneminin en yüksek akademik unvanına ulaşmış bir müderristir. Aynı zamanda o, âlimlerin üzerinde anlaşamadığı konularda verdiği güçlü fetvalarla bilinen bir İslam Hukukçusu ve bireysel anlamda bir mutasavvıftır. Gazali bu özellikleri sebebiyle İslam ile ilintili hemen her konuya temas etmiş ve bu konularda görüş bildirmiştir. Bunlardan biri de evlilik konusudur. Gazali, evliliği İslami ve tasavvufi bir yorumla ele almış ve evlilik ile ilgili her konuyu ayrıntılı olarak açıklamıştır. Bu çalışmada, Gazali’nin evlilik adaylarına, eş seçerken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda verdiği tavsiyeler ele alınmıştır. Bunu yaparken içerik analiz ve veri yorumlama teknikleri kullanılmış, metinler eleştirel bir tarzda incelenmiştir.Öğe Siyasal Etki Bağlamında İlk Dönem Lise Felsefe Ders Kitaplarında Ahlaksal Konuların İşlenişi(MEB Dergisi, 2014) Demircioğlu, AytekinAhlak, varlık, bilgi ve estetik konularıyla birlikte felsefenin en temel çalışma alanını oluşturmaktadır. Zamanın ve ele alındığı toplumun yapısal şartlarına bağlı olarak bu konulardan bazıları ön plana çıkmış, bazılarının ise etkisi azalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra liselerde okutulmak üzere yazdırılan Felsefe Ders Kitaplarında da benzer bir durum gözlenmektedir. Bu kitaplarda temel çalışma konuları olarak ahlak, metafizik ve estetik benimsenmiştir. Ancak bu konulara yaklaşım, daha ziyade onların birer doğa bilimi olarak kabul edilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Bu tutumda, o dönemde bilimsel çalışmalarda hâkim bakış açısı olan Pozitivizmin etkili olduğu söylenebilir. Diğer bir etki de, yeni kurulan Cumhuriyetin sahip olduğu laik ve milliyetçi bakış açısıdır. Bu çalışmada, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra yazılmaya başlanan Lise Felsefe Ders Kitaplarındaki ahlaksal konuların nasıl işlendiği, dönemin siyasal yapısının bu duruma nasıl etki ettiği bağlamında ele alınmıştır.Öğe Cumhuriyet Dönemi İlk Lise Felsefe Ders Kitaplarında Ahlaksal Özgürlük Problemi(GEFAD Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2014) Demircioğlu, Aytekinİnsanın ahlaksal bir eylemde bulunurken özgür olup olmadığı felsefe tarihinin en çok tartıştığı sorulardandır. Bu soru, Cumhuriyetin ilanından sonra liseler için yazılan felsefe ders kitaplarında da canlılığını korumuştur. O dönemde yazılan felsefe ders kitaplarında, günümüzdeki muadillerinden farklı olarak üç ana tema üzerinde durulmuştur. Ahlak, metafizik ve estetik ile birlikte, bu üç konuyu oluşturmuştur. Diğer bir deyişle ahlaksal konular, Cumhuriyetin ilanından sonra liseler için yazılan ilk felsefe ders kitaplarının en temel konularını oluşturmuştur. Bu konular arasında en önemli yeri de insanın iyi ya da kötü olarak nitelendirilebilen bir davranışta bulunurken özgür olup olmadığı konusu oluşturmuştur.Öğe An Evaluation of the Concepts and Problems of Philosophy of Religion in terms of Teaching Religion: A Study into the Units of Philosophy of Religion and Religious Concepts in the Programs of Teaching Philosophy(Journal of Educational and Instructional Studies, 2014) Demircioğlu, AytekinTeaching religion has often been considered from a problematic point of view in terms of our educational system. Carried out in a quite successful way through endowments (waqfs) in the rise of Ottoman period, religious education started to lose its success systematically with the period of regression Ottoman Empire. With the declaration of republic and the law of unification of education, it is not likely to say that religious education within the control of the state achieved the desired success. Religious education had its share from the approach of rejectionist attitude of the young regime which inherited almost all heritage of Ottoman and was not able to have an access to teaching programs in an independent way for a long time. The unit of the philosophy of religion and religious concepts were not given a place in the programs of teaching philosophy for a long time. In the current study, the units of the philosophy of religion and religious concepts in seven teaching programs of philosophy prepared in the period of republic were investigated.Öğe İslam Felsefesinde Bir Tabunun Konuşulması: Gazali ve İbrahim Hakkı'nda Cinsel Eğitim(CIJE Cumhuriyet International Journal of Education, 2014) Demircioğlu, Aytekinİslam düşüncesinin en önemli temsilcilerinden biri olan Gazali on birinci yüzyılda yaşamış ve çağını aşmış bir düşünürdür. Onun İslam dünyasındaki etkisi öylesine büyük olmuştur ki, neredeyse bütün tartışmalı konularda onun söyledikleri son söz olarak kabul edilmiştir. İbrahim Hakkı ise Gazali?den yaklaşık altı yüzyıl kadar sonra Anadolu?da yaşamış Türk ve İslam düşünürüdür. Onun etkisi her ne kadar Gazali kadar büyük olmadıysa da Anadolu?da ve Türkler arasında çok sevilen bir düşünür olmayı başarmıştır. Gazali ve İbrahim Hakkı farklı yüzyıllarda ve farklı toplumlarda yaşamış olsalar bile ele aldıkları konular itibariyle zaman zaman kesişmişlerdir. Bu kesişmelerin gerekçesi olarak İbrahim Hakkı?nın Gazali?den etkilenmiş olma ihtimali gösterilebilir. Her iki düşünür de İslam?ın temel meselelerini kendi perspektiflerinden ele almış ve halkı bilgilendirme gayretinde olmuşlardır. Bu bakış açısının ana eksenini oluşturan unsurun tasavvuf felsefesi olduğu söylenebilir. Onlar ele aldıkları konuları tasavvufi bir bakış açısıyla ve halkın anlayabileceği bir şekilde işlemişlerdir. Temel gayeleri halkı bilgilendirmek olduğu için İslam?ın toplumsal yaşama ilişkin kurallarını da sıklıkla işlemişlerdir. Toplumsal yaşamın temel kurumlarından biri olarak evlilik ve aile bunlardan biridir. Her iki düşünür de evlilik, aile ve bu konulara ilişkin alt başlıklara ilişkin çeşitli açıklamalar yapmışlardır. Bu çalışmada, evliliğin bir alt başlığı olarak cinsel ilişkinin edepleri, İslami perspektiften cinsel davranış konularına ilişkin olarak her iki düşünürün dile getirdiği görüşler, temel eserleri bağlamında eleştirel olarak ele alınmıştır.Öğe İbn Haldun'un Mukaddime'si Bağlamında Şiilik ve Alevilik(Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2014) Demircioğlu, AytekinŞiilik ve Alevilik köken itibariyle peygamberin amcasının oğlu ve damadı olan Hz. Ali’ye duyulan sevgi ve bağlılıktan doğmuştur. Kelime anlamı itibariyle yandaş, yoldaş ve dost gibi karşılıkları olan Şia, Hz. Ali’ye ve onun oğullarına bağlı olanları nitelemek için kullanılan bir sözcüktür. Şiiliğin uzun bir zamana yayılan tarihi ve geniş coğrafyalara ulaşan etkileri olmuştur. Bu nedenle zaman ve mekân faktörünün değişmesine bağlı olarak Takrib, İmamiye, Zeydiye, İsmailiye, Alevilik, Nusayrilik gibi farklı adlar ile anılmıştır. İslam dünyasında Şiilik ve Alevilik ile ilgili tartışmalar takribi VII. yüzyılda başlamıştır ve günümüzde hala sıcaklığını korumaktadır. Bir XIV. yüzyıl düşünürü olan İbn Haldun da, kendi döneminde devam eden bu tartışmalara kayıtsız kalmamış ve Mukaddime isimli kitabında Şiilik ile ilgili meselelere değinmiştir. İbn Haldun, Şiilik ile ilgili konuları hafif eleştirel bir tarzda; ama daha çok betimleyici bir üslupla ele almıştır. Bu çalışmanın ana eksenini İbn Haldun’un Mukaddime’de Şiilik ile ilgili dile getirdiği görüşlerinin tanıtılması oluşturmaktadır. Bu bağlamda, çalışmamızda ana kaynak olarak Mukaddime adlı eser kullanılmış olup yeri geldiğince farklı yazarların görüşlerine de atıfta bulunulmuştur.Öğe The Effects of Shortage and Abundance on Human Being in Ibn Khaldun Idealism(Studies on Ethno-Medicine, 2014) Demircioğlu, AytekinThere has been a link between nutrition styles and human health and physical features for centuries. Similarly, there has been a connection between the easiness and difficulty to reach food materials, and shortage and abundance of these material and human behaviors and moral structure. One of the efforts to make a connection between these qualifications comes from Ibn Khaldun. A thinker of Islam, Ibn Khaldun, who lived in the 18th century, stated that moral characteristics and physical features in the communities which are deprived of food materials are higher than those of the communities having a wealthy living. According to him, overeating leads to the accumulation of harmful wastes in the body and thus to the deterioration of both physical and mental health of human being. Therefore, eating abundant food materials might not result in positive results for man. In the current study, it was investigated how the opportunities of reaching abundant food and types of nutrition affected human health in general and moral structure in Ibn Khaldun.Öğe A comparison of the Views of Ibn Khaldun and Montesquieu in terms of the Effect of Climatic Conditions on Human Life(The Anthropologist, 2014) Demircioğlu, AytekinThere is a significant similarity between Ibn Khaldun, having lived in the Northern Africa in the fourteenth century and Montesquieu in terms of their ideas concerning the direct effect of geographical conditions and climate on human life. According to Ibn Khaldun, who divided the world into seven climatic regions from the south to the north, the fourth climatic zone located just in the centre is the most suitable place to live. The moralities and personality features of the people living in these regions are more moderate compared to other regions. Similarly, Montesquieu indicated that climate has an effect on the personalities, behavioural forms of people and the laws they enact. According to him, those living in the cold climatic zones are coldblooded, proud and keen on their security and freedom. As for the ones living temperate zones, it changes. In this study, the ideas of the two thinkers suggesting that natural conditions have an effect on people and communities were compared.Öğe Perception of God and Its Results in Today's Muslim Communities: The Example of Ahmet Hulusi(International Journal of Business and Social Science, 2015) Aman, FatihThe being which we put in the centre of our belief plays a dramatic role in shaping of our life. Accordingly, aperson who wants to solve the codes of a society in the shortest way, tries to comprehend the belief of that society at first. In this study, we address belief of God, perception of God and its results in Muslim communities specific to Ahmet Hulûsi. According to Ahmet Hulûsi, the perception of God in today’s muslim communities is in totemic outlook in which there is “The Other God” or “The Celestial God” belief. Because of this perception, Muslims experienced a weekness of waiting everything from “The Other God” and they could not shape their future since they did not use the power given them by God. In the past periods when sufism was valid, Muslims who led to use those powers became locomotives and trailed world counties after themselves.Öğe Endülüs Hadisçiliğinde Halifelerin Yeri(Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012) Öztoprak, MustafaEndülüs, İslâm kültür ve medeniyetinin temel öğele-rinden hadis ilminin en önemli kaynaklarından birini teşkil etmektedir. Endülüs’te hadisin gelişmesinde de halifelerin rolü inkâr edilemez bir gerçektir. Diğer ilimlere nazaran Endülüs’te hadisin gelişmesinde ve temayüz etmesinde hali-felerin katkıları olmuştur. Hadis ilminin gelişmesinin nüvesi Endülüs Emevi Devleti kurulduktan sonra Abdurrahman b. Muâviye’nin hadisçilerle mücadele eden fakîhlere karşı ha-disçileri müdafaa etmesiyle gerçekleşmiştir. Abdurrahman b. Muâviye’den sonra gelen halifeler de hadis ilminin geliş-mesine destek olmuşlardır. Halifeler hadisi bizzat muhad-dislerden dinlemişledir. Devlet görevlileri ve toplumun da hadis dinlemesini sağlamışlardır. Bu çalışmalarıyla halifeler toplumun hadis ilmiyle tanışması ve yaşaması için rehberlik yapmışlardır. Endülüs’te güçlü muhaddislerin ve literatürün meydana gelmesinde halifelerin gayretleri belirleyici olmuş-tur.Öğe Endülüs Hadisçiliğinde Kadıların Yeri(Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013) Öztoprak, MustafaEndülüs, diğer alanlarda olduğu gibi hadiste de önemli gelişmelerin sağlandığı İslâm coğrafyasının önemli merkezlerinden birisidir. Endülüs’te hadisin gelişmesinde farklı amillerden söz etmek mümkündür. Bunlardan belki de en önemlisi kadılardır. Hadisin gelişmesinde kadıların rolü yaşanan süreçleri etkileyecek seviyededir. Endülüs’e hadisin giriş, gelişme ve zayıflamasında kadıların önemli ölçüde belirleyici olduğu görülmektedir. Onlar hem hadis eğitimi almakta, hem de kadılık görevini yerine getirirken insanlara nakilde bulunmaktadırlar. Endülüs âlimleri zikredildiğinde akla gelenlerin önemli bir kısmı muhaddis kadılardan meydana gelmektedir. Endülüs kadılarının hayatları ve aldıkları eğitim incelendiğinde yaklaşık dörtte birinin hadis nakleden kadılardan oluştuğu tespit edilmektedir.Öğe Ahkâm Hadis Kitaplarındaki Bölüm Başlıklarının Şekillenmesi ve Sebepleri(Ekev Akademi Dergisi, 2013) Öztoprak, MustafaHadisler, İslâm’ın temel iki öğretisinden birisidir. Kur’an ve Hadis’in anlaşılması İslâm’ın doğru olarak tanınmasına etki edecektir. Rasûlüllâh döneminden günümüze kadar hadislerin anlaşılmasına yönelik çabalar vardır. Bunlar, Fıkhu’l-Hadîs ve Ahkâm Hadisleri ifadeleriyle isimlendirilmişlerdir. Fıkhu’l-Hadîs, hadisleri anlamaya yönelik çabaların ismi olmuştur. Ahkâm hadisleri ise mezkûr alanda verilen eserlerde daha fazla zikredilmiştir. Ahkâm hadisleri alanında yazılan eserlerde, söz konusu isim farklılığı gibi bölüm başlıklarında da belirli bir uygulama mevcut değildir. Her bir âlim, kendi bilgi birikimi, bulunduğu ortam ve bireysel tercihleriyle çalışmalarını şekillendirmişlerdir. Hatta Doğu İslâm dünyası ile Endülüs arasında bölgesel olarak nitelendirilebilecek ahkâm hadis kitaplarındaki bölümlerde farklı yaklaşımlar tespit edilmektedir. Dolayısıyla, ahkâm hadis kitaplarındaki bölümlerde herkes tarafından kabul edilecek bir tasnif ve isimlendirme bulunmamaktadır.Öğe Ahkâm Hadis Kitaplarında Rivayetlere Yer Verme Şekilleri(Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013) Öztoprak, MustafaHadisleri anlama çabaları ilk dönemlerden itibaren yapılmaktadır. İlk dönemlerde hadisin anlaşılmasına fıkhu’l-hadîs denirken daha sonraki süreçte özellikle yazılan eserle-re ahkâm hadisi ifadesini kullanılmaktadır. Ahkâm hadisleri çalışmaları belirli özellikler taşıyan eserlerdir. Bu özellikler, isnat ve metin dengesi içerisinde onlarca maddeyi içermek-tedir. Rivayete yer verme şekilleri de bunlardandır. Her bir âlim kendi metodu çerçevesinde eserine aldığı rivayetleri ayrı ayrı incelemeye tabi tutmuştur. Söz konusu usuller ri-vayetleri daha iyi anlama adına yapılan faaliyetlerdir. Farklı zaman ve zeminlerde yaşamış âlimlerin rivayetlere yer ver-me usullerini tespit etmek ahkâm hadislerini anlamada yar-dımcı olacaktır. Onların eserlerinde uyguladığı metotların ortak ve farklı yönleri ortaya çıkarılacaktır. Makalede söz konusu âlimlerin eserleri üzerinden karşılaştırmalı inceleme neticesinde ortak noktalar tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada, ahkâm hadisleri çalışmalarında dikkate alınan rivayete yer verme şekillerinde ortak noktaların neler oldu-ğu ve farklılıkları oluşturan sebeplerin nelerden meydana geldiği belirlenmeye çalışılacaktır.Öğe Endülüs Hadisçiliğinde Sahîhayn Algısı ve Doğu İslâm Dünyasıyla Karşılaştırılması(Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013) Öztoprak, MustafaSahih of the al?Bukhari and Muslim on hadith science is one of the most important works. Both books are named in the form of Sahîhayn because of the adoption of sahih hadiths. Sahîhayn, has written to propitiate the Muslims from periods. Some of them even if they have made assessments of the direction which one is better. At this point, the different opinions in the world of Islam has occurred. Eastern Islamic world and against the different approaches Sahîhayn exhibited in Andalusia. The eastern approach to the Muslim world at the same rate in both works are introduced, on the hadith of Muslim Andalusia preferred method Sahîh movement. The fifth and sixth centuries, Muslim scholars of the Islamic Andalusia Sahîh by reference to the value of Bukhari gave to the fore while. Sahîhayn understanding of al?Andalus is basically a comparison of health. They did not evaluate in this direction on the two works. Andalusia scholars prefer Sahih Muslim completely methodical reason.Öğe Dilencilik Konusundaki Hadislerin Kaynak Değeri ve Rivâyet-Dirâyet Bütünlüğü Çerçevesinde Değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013) Öztoprak, Mustafaİnsanlar, dünya hayatında kendilerine verilen rızıklar sayesinde yaşamlarını devam ettirmektedirler. Bazılarının zengin bazılarının ise fakir olması ilahi yazgının gereğidir. İçinde bulunduğu hali kabul etmeyen ve kolay yönden servete ulaşmak isteyenler başkalarının elinde bulunan mal, para ve imkânlardan faydalanmak isterler. Dilenciler genellikle bir şeyler isterken dini içerikli mesajları kullanırlar. Dinin temel naslarından biri olan hadisler çerçevesinde, Hz. Peygamber’in dilenciliğe bakışı ve uygulamalarının tespit edilmesi önem arz etmektedir. Müslümanlar arasında dilenciliğe bakışta pek çok farklılıklar bulunmaktadır. Ancak Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerinin tespit edilmesi meselenin daha net anlaşılmasını sağlayacaktır. Bundan dolayı makalede dilencilikle ilgili hadisler bir araya getirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca hadisler çerçevesinde, günümüzde dilenciliğe nasıl yaklaşılması gerektiği üzerinde durulmuştur.Öğe Târîhu Bağdâd’da Ebû Hanîfe İle İlgili Müspet ve Menfi Rivayetlerin Değerlendirilmesi(Diyanet İlmi Dergi, 2013) Öztoprak, MustafaTarihsel süreçte kendisini yetiştirmiş ve tarihe mal olmuş birçok şahsiyet vardır. Ebû Hanîfe de bunlardan birisidir. Kitleler tarafından kabul gören şahsiyetlerin hem sevenleri, hem de sevmeyenleri olabilmiştir. Ebû Hanîfe’nin de sevenlerinin yanında sevmeyenleri ve eleştirenlerinin olduğu tespit edilmiştir. Bu makalede, Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîhu Bağdâd’ında yer alan rivayetlerden, daha çok Ebû Hanîfe’nin ismi zikredildiğinde gündeme gelen müspet ve menfi iddialar incelenmiştir. Rivayetler isnad, zaman zaman da metin açısından değerlendirilmiştir.Öğe Hadis İlminin Endülüs’e Girişi(Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013) Öztoprak, MustafaEndülüs’te hadis ilminin gelişimi belirli aşamalardan meydana gelmektedir. Bunlardan ilk önce bilinmesi gere-ken hadisin girişinin kim veya kimler tarafından nasıl ger-çekleştirildiğidir. Farklı kaynaklarda bazı âlimler hakkında “Endülüs’e hadisi ilk getiren kişidir” şeklinde değerlendir-meler bulunmaktadır. Söz konusu şahsiyetlerin tespit edile-bildiği çerçevede nakilde bulunduğu ravi ve rivayetler açı-sından durumlarının incelenmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede Endülüs’e hadisin gelişi tespit edilmektedir. Ma-kalemizde Endülüs’e hadisin girişinde etkili olduğu ifade edilen şahsiyetler ele alınmaktadır. Söz konusu âlimlerden hangilerinin gerçekten hadis rivayet ettiği hangilerinin ise sadece fakîh yönünün temayüz ettiği belirlenmektedir. Bu çerçevede konu ile bağlantılı olarak bazı araştırmacıların Endülüslü kadıların muhaddis değil fakîhtirler görüşleri de-ğerlendirilmektedir.